Çok ama çok özel bir gün!
Her ne kadar kapitalist ve tüketme kültürü olan doğum günü, tanışma günü, evlilik günü, zırt günü, zibil günü diye günler olsa da anneler gününün diğerlerinden ayrılan bir yanı var.
En azından bana öyle geliyor ve bu günü kutlarken annesi olmayan milyonlarca insan geliyor aklıma.
Bırakın annesinin sesini duymayı, annesinin kokusunu unutanlar var.
Peki ya anne ol(a)mayanlar.
from Unsplash.com, thanks to Patrick Robert Doyle
Eşim annesini kaybedeli tam 19 yıl oldu. “Anne” dedikçe halen ilk gün gibi acısını yüzünde hissedebiliyorum.
Belki de bu yüzdendir, annemin anneler gününü içten kutlayamayışığım. Ben bu yüzsüzlüğü yapınca şımarıklık yaptığımı ve annelerinin özlemini çeken kişilere haksızlık ettiğimi düşünüyorum.
Belki de en acısı, arkadaşları arayıp anneleriyle olan dertleri aktardıkları zaman metanetiyle dertlerini dinleyip onlara akıl verdikten sonra, bana dönüp “En azından anneniz var ve onunla bir derdiniz var!” demesi…
Hepiniz bilirsiniz sözcükler boğazınızda takılı kalır ve nefes alamazsınız.
Ne zaman anneler ve babalar günü gelse nefessiz kalıyorum.